Ben de, babamı yalnız "Babalar Günü"nde, annemi "Anneler Günü"nde hatırlamıyorum. Hayatımın her anında annemi ve babamı, kendileriyle birlikte yaşadıgım günleri, hep anımsıyor ve benim için birlikte yarattıkları o güzelim sevgi deryasındaki tüm anılarımla birlikte hatırlıyorum.
Sofrada kardesimle gülüştügümüz için yedigimiz kapı-dışarı cezalarını, her zaman bitirmek zorunda oldugumuz yemegimiz ve onunla birlikte ekmek dilimlerimizi, sömestır ve sene sonlarında karne saklayışlarımızı, izinsiz asla ve asla sokaga çıkamayışlarımızı, babamın unutulmaz ders çalıştırma metodlarını, sustugu zamanlarda çok şeyler anlatan bakışlarını... Ama bunlara ragmen eve gelmesini sabırsızlıkla bekleyişlerimizi (gelir gelmez ilk olarak eldeki poşetlere koşulsada), her hafta sonu mutlak aksatılmayan ziyaretleri, yolu bitmek bilmez piknikleri :), park maceralarımızı ve daha neleeer neler...
Yani bu "Babalar günü"nde de bir defa daha çocukluk günlerime geri döndüm. Hayat merdivenimde bilmem ona layık olacak şekilde ilerleyebildim mi? ve bilmiyorum evlatlıgımın gerektirdigi şekilde onu memnun edebildim mi ? ama ben bilhassa o sert görünümünün altında gizlenen o sevgisini herzaman hissettim iyi ki varsın babacıgım ve iyi ki benim babamsın...
Degerli arkadaşlarım, babanız yaşıyorsa ne mutlu size!
Onu en son nezaman kucakladınız ve öptünüz?
Geç olmadan babalarınızı, kendiniz için ve eşim gibi babalarını kaybetmişlerin adınada kucaklayınız ve öpünüz... Geç olmadan!!!
Sevgiler... Nur Kılıç