18.9.10

Anne Olmak

Bebeğimiz olsa mı - olmasa mı? düşüncesinin karasızlıkla sürünceme de kaldığı o günlerin ardından, hamile olduğumu hissettiren ilk baş dönmesin de hissetiğin kalp çarpıntısıyla başlayan süreçteki şaşkın kadın...

İlk testte bana nanik yaptığı an sanki yıllarca bekliyormuş gibi gecenin bir yarısı tüm millete duyuran pek görmemiş kişi..

Bir nohut kadar ki haline duygulanıp gözleri dolan umarım sağlıkla gelişir diye dua eden tedirgin kadın..

Kalbinin sesini ilk duyduğunda oan cümle müzikleri hafızasından silen ve o ritmi ,o sesi yüreğinin en derinine kazıyan kişi..

Karnında ki ilk kıpırdanışını hissettiğimde, varolduğuna işte ancak ozaman inanan ama sonuca dair hiçbirşey kestiremeyen acemi kişi!...


17 Eylül Cuma



Ya doğduğun o an; işte o tarifsiz heyecanın ve çektiğim acıların seninle noktalanmasıydı. Beni "işte anne oldum" duygusuna kaptıran tek şey; o soğuk doğumhane de kucağıma verilen sıcacık, yumuşacık "sen"i nihayet görmekti...

Bunları neden yazıyorum derseniz? Oğlum, salı sabahı okula başladı (hazırlık sınıfı) yani diğer adıyla anaokulu öncesi eğitim'in oğlum için ilk günüydü..
Ogünkü heyecanımızı tarif edemem ama, babasıyla beraber hissettiklerimizi bir videoya çektik sakladık çok güzel bir anı olacağı düşündesindeyiz...
Elbette öğretmeni ve arkadaşlarıyla tanıştığı ilk anı ve okul'unda yaptığı ilk kahvaltısını da videoya aldık..

Bir haftadırsa, içinde bulunduğum haleti ruhiyeyi tek bi çatı altında toplamakta zorlanıyorum.
Heyecan desem; belki, panik desem; evet, huzursuzluk; sonuna kadar, peki tavan yapmış annelik duygusuna ne demeli bol miktarda da ondan.. 
Uzun saatler ayrı kalmaya henüz başlamadan duyulan özlemin kokusu; "elbette ki" .
Gurur, sevinç, peki; korku!
Herşey, herşey var işte oyüzden bugünler de dokunmayın ağlayabilirim!.