İstanbul'un fethinden yaklaşık birbuçuk ay önce Fatih Sultan Mehmed'in kenti kuşatması sırasında Baltaoğlu Süleyman Bey bir donanma ile Kınalıada, Burgazada,Heybeli ve Büyükadayı aldıgı o güzel adalara yolculuk bize eşimle başbaşa olma imkanı sundu :)
Oglumuzuda yanımıza almayı çok isterdik ama daha çok ufak oldugu için o uzun maratona katılamazdı melegim..
12 saat süren o mükemmel gezintide onu getirmemek biraz içimizi burksada dogru bi karar vermişiz diyorum, havanın bunaltıcı sıcaklıgı bile onun zaten çok hassas olan tenini yakmaya yeterdi...İnşallah biraz daha büyüdügünde tekrar geliriz ..
Önce Eminönünden vapura bindik Kınalıadaya yaklaştıgımızda görüntü bizi pek cezbetmedi ve inmedik neyse heybeliadada ineriz dedik yok oda cazip gelmedi :) Eminim oralarda çok güzeldir ama ben daha önce büyükadaya gittigim için vapurla yanaştıgımızda aşık olmuştum adeta diger adalarda bunu hissetmeyince inmedik :)
Neyse martılarla simitlerimizi paylaşarak başladıgımız kahvaltımız inmemizle son buldu benim simidin birini nerdeyse silip süpürdüler ama ikinciyi vermedim :) Başladık gezinmeye ama önce birer kahve içelim dedik güzelim manzaraya karşı fakat nerde içtik oraya nasıl vardık inanın bilmiyorum sadece çok güzel manzarası olan bi çay bahçesiydi okadar... Sonra bi kuyruk gördük ben diyim 50 siz diyin 100 kişi fayton kuyruguna girmiş bekliyolar eşini dostunu alan gelmiş...
Neyse yürüyelim dedik ama iyikide yürümüşüz 3 km ye yakın yol katettik (korkmasın gözünüz hemen) ama ne yorgunluk ne bitkinlik hissettik, sadece sıcak insanı bunaltıyor okadar.
Yolda yürürken bu güzellikler insana resmen terapi gibi geliyor, heryerde bi tarih kokusu ve heryerde rengarenk çiçekler hepsi adeta bana poz veriyodu :) bir sürü resmin içinde size ufak bi collage yaptım..
Merdiven kenarları, bahçe duvarları, hemen hemen tüm evlerin balkon ve bahçeleri öyle güzel çiçeklerle donatılmış ve renklendirilmiş ki hayran oldum... Her bahçenin dışına taşmış o şahane güzellikler insanı nasıl imrendiriyor çiçek yetiştirmeye.. Ama maalesef çok sevmeme ragmen çiçek yetiştirme konusunda beceriksizim, nasıl isterdim böyle güzel çiçeklerle donatılmış bi balkonumun olmasını :(
Öyle güzel mimari yapıya sahip köşkler ve evler var ki tarihi eser yapılara olan ilgim ve sevgim bin kat daha arttı özellikle bi pembe köşk vardı ki anlatılmaz ama içinde yaşayanlar vardı :) resim çekemedim.. Birde izinsiz yayınlamanın uygun olmayacagını da düşündügüm için burda yer veremedim maalesef ama bu bitanecige bi istisna olmalı dedim...
Birazcıkın :) yorgunlugun ve o güzel zevkli yürüyüşün ardından tabi bi hayli acıktık... Burası yemegimizi yedigimiz tesisin manzarası..
İsteyenler o tesisten 2 kilometre yukarıdaki Aya Yorgi Manastırı na gidiyor isteyenler faytonla adanın etrafını dolaşıyor aşagıda faytonda çok kuyruk olmasına ragmen biraz yorulduysanız her daim yol üzerinde boş fayton bulabiliyorsunuz...
Neyse yemegin ardından bu sefer faytonla geri dönelim dedik ve aslında keşke yürüseymişiz diyorum çünkü dönüşümüz faytonla çok çabuk bitti :(
Gitmenizi mutlak tavsiye ediyorum hem istanbula yakın, hem güzel, hem tarihi daha ne olsun... Gidemeyenler için ben bir sürü sanal tur buldum canlarım buyrun doya doya gezin :)
Tıklayınız ve sanal turun keyfini çıkarın
Büyükada Saat Kulesi şuan saat kulesi çook daha mükemmel mor çiçekler sarmış her yerini